2. Hukuk Dairesi Kararı
Esas No: 2019/6927
Karar No: 2020/593
ÖZET: Dava devam ederken şizofreni tanılı hastalık öyküsü bulunan ölen eşin fiil ehliyetinin olup olmadığının tespiti için tüm tedavi evrakları ile dosyada toplanan diğer delillerin hep birlikte Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, ilgili ihtisas dairesinden rapor alınmak suretiyle Türk Medeni Kanunu’nun 405 ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 56. maddeleri uyarınca dava tarihi itibarıyla vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği araştırılmalıdır.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ: Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın mirasçısı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
İlk derece mahkemesince, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı karşılıklı boşanma davasında davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin boşanma davasının reddine, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı kadın, erkeğin reddedilen boşanma davasındaki yargılama giderleri yönünden, davalı-karşı davacı erkek ise; her iki boşanma davası ve ferileri yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuş, istinaf incelemesinden önce, boşanma kararı henüz kesinleşmeden davacı-karşı davalı kadın 30.08.2018 tarihinde ölmüştür. Bölge adliye mahkemesince; davacı-karşı davalı kadının Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki tıbbi dosyasında, hastalık öyküsünde 35 yıllık hasta olduğu, teşhis olarak ayrışmamış şizofreni ve tanımlanmamış şizofreni tanısı konduğunu, şizofreni tanısı ile hastaneye müracaat eden kadının hukuki ehliyetinin bulunmadığını bu nedenle davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının HMK’nın 114/d gereğince açılmamış sayılmasına, evlilik ölümle sona erdiğinden erkeğin boşanma davasında karar verilmesine yer olmadığına, kadının davasının açılmamış sayılmasına karar verildiği gerekçesiyle erkeğin kusur tespiti konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak, ölen eşe ilişkin Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinden gönderilen 28.03.2016 tarihli yazı ve eklerine göre; kadının 18.02.2013’ten 15.10.2015 tarihine kadar mükerrer ayakta tedavi, 17.01.2015-06.02.2015 tarihleri arasında ise yatarak tedavi gördüğü ve bu tedaviye ilişkin yatan hasta epikriz formunda kadının 35 yıllık hastalık öyküsü olduğu belirtilmiş ise de dosyadaki mevcut tıbbi kayıtlar ve diğer deliller davacı-karşı davalı kadının dava ve taraf ehliyetini belirlemek için yeterli değildir. O halde, mahkemece yapılacak iş; ölen eşin tüm tedavi evrakları ile dosyada toplanan diğer deliller hep birlikte Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesinden rapor alınmak suretiyle Türk Medeni Kanunu’nun 405 ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 56. maddeleri uyarınca ölen eşin dava tarihi itibarıyla vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu husus üzerinde durulmadan, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 30.01.2020 (Per.)